22 Mart 2013 Cuma

Dünya su günü



Birleşmiş milletler, 1993 yılında, 22 Mart gününü “Dünya Su Günü” olarak ilan etmiştir.

BM üyeleri, dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek için, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanması ve teşvik edilmesi amacıyla bu isimde bir gün adanmasını kararlaştırmıştır.

Henüz girişimler devam etse de, günümüz teknolojisi ile insan kanı gibi içme suyu da yapay olarak üretilememektedir. Çeşitli yöntemlerle -ki bunlar çok pahalı- üretilen su, insan sağlığı açısından vücuda gerekli mineralleri sağlayamadığı için içme suyu özelliği taşımamaktadır. Yeryüzünde ancak doğal çevrimini tamamlamış ve biyolojik açıdan temiz olan suların oluşturduğu tatlı su kaynakları içme suyu olarak kullanılabilmektedir.

Dünya üzerinde ki suyun dağılımına rakamlarla bakarsak, akıllarda ki tabloyu daha net çizebiliriz.
Yeryüzünde ki toplam su hacminin ancak %3’ü tatlı su kaynağıdır ve içilebilir özellik taşır (1). Bu %3’lük dilimin de;

·         Ancak % 0.3’ü hızlı ulaşılabilir tatlı su kaynağıdır, ucuzdur.
·         %30 luk kısmı yer altı suyudur ve ulaşılması zahmetlidir, pahalıdır.
·         %69’u buzul tabakasıdır, çeşitli işlemlerden sonra içme suyu özelliği kazanır ve çok pahalıdır.

Bu da kaba bir hesapla yer yüzünde ki her 1.000.000 m³ suyun sadece 90 m³ ünün tatlı su niteliğinde ve içilebilir olduğunu göstermektedir. Aşağıda ki renksel dağılım ise, insanların ülkelerde ki içilebilir suya ulaşabilme durumunu göstermektedir. Nüfusu hızla artan ülkelerin ileride sarı ve kırmızı bölgeler içinde yer alacağı düşünülürse, Çin’in önümüzde ki 20 yıl içinde en büyük ekonomik sorununun su olacağı tartışılmaktadır (2). Afrika kıtasında ise su kaynaklarına ulaşılması konusunda, yıllar geçmesine rağmen, altyapı yatırımları hala yeterli düzeye gelmemiştir.




İnsan sağlığı açısında hayati önemi olan suya ulaşmamız bir gün gerçekten zor olursa, sağlığımız açısından her kaybettiğimiz su yüzdesi için neler hissedebileceğimize bir bakalım.

%1: Susuzluk hissi çekeriz, ısı düzenimiz bozulur ve performansımız azalır,
%3: Vücut ısı düzenimiz iyice bozulur ve aşırı susuzluk hissi başlar
%4: Fiziksel performansımızın %20-30 ‘unu kaybederiz
%5: Baş ağrısı başlar, yorgunluk iyice artar
%6: Halsizlik, titreme başlar.
%7: Fiziksel aktivitemiz sürerse bayılmalar yaşamaya başlarız.
%10: Bilinç kaybı yavaşça başlar ve artarak devam eder.
%11: Vücut dirençsizliği baş gösterir ve koma durumu başlar.
%12: %97 oranında ölümle sonuçlanır.
%15: %100 ölürüz.

Su, hayata canlılık veren, insanlığın ortak kullandığı nihai tek kaynak ve mirastır. Hiçbir doğal zenginliğin, yaşamımızda su kadar önemi bulunmamaktadır. Bugün harcadığımız her damla suyun, yarına daha az kaynak bırakacağının bilincinde su tüketirsek, çocuklarımızın ve gelecek neslin üzerinde, onlara yaşam hakkı sağlamak adına, vicdanen, doğru sorumluluk içerisinde hareket etmiş olacağız.  Bireysel açıdan önemli olan ve üzerimize düşen, suyu tüketmemek veya şimdikinden az tüketmek değil, gereksiz kullanımı önleyici tedbirleri hayatımıza katmaktır. Kaynaklarımızın korunması ve sürdürülebilirliği açısından herkesin bu sorumluluğu taşıması dileğiyle, dünya su günününüz kutlu olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder