Yollardan ve civarında ki alanlardan gelen yağış sularının toplanması için yağmursuyu ızgaralarına ihtiyaç duyulur. Yağmursuyu altyapı hatlarının kalbi olan bu ızgaralar, yağış sonrası akışa geçen yağmur sularının yeraltı hatlarına iletilmesi için birer kapıdır. Yol üzerine veya bulunması gereken yere doğru noktada yerleştirilmedikçe, yağmursuyu altyapı hatları doğru ve planlandığı gibi çalışmaz. En çok yapılan yanlışlardan biri, yolun deverine göre yerleştirilmeyen ızgaralar. Yağmursuyu akışını yolun dever çizgisine göre izlediği için, devere göre yerleştirilmemiş ızgara, akışta olan suları toplayamaz. İşte bir örnek:
Kentsel proje alanı geliştirme ve fizibilitesi, Havza ve Dere ıslahı analiz, modelleme ve projelendirme, taşkın ve taşkın riskleri analizi, kentsel atıksu ve yağmursuyu sistemleri, atıksu arıtma tesisi projelendirme ve yönetimi, yol ve ulaşım planlama, yeşil binalar, Breeam ve LEED yağmursuyu modelleme ve raporlama, altyapı proje yatırım finansmanı ve bütçe yönetimi
23 Mart 2013 Cumartesi
22 Mart 2013 Cuma
Dünya su günü
BM üyeleri, dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su
sorununa dikkat çekmek için, içilebilir su kaynaklarının korunması ve
çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanması ve teşvik edilmesi
amacıyla bu isimde bir gün adanmasını kararlaştırmıştır.
Dünya üzerinde ki suyun dağılımına rakamlarla bakarsak,
akıllarda ki tabloyu daha net çizebiliriz.
Yeryüzünde ki toplam su hacminin ancak %3’ü tatlı su
kaynağıdır ve içilebilir özellik taşır (1).
Bu %3’lük dilimin de;
·
Ancak % 0.3’ü hızlı ulaşılabilir tatlı
su kaynağıdır, ucuzdur.
·
%30 luk
kısmı yer altı suyudur ve ulaşılması zahmetlidir, pahalıdır.
·
%69’u buzul tabakasıdır, çeşitli işlemlerden sonra
içme suyu özelliği kazanır ve çok pahalıdır.
Bu da kaba bir hesapla yer yüzünde ki her 1.000.000 m³ suyun sadece 90 m³ ünün tatlı su
niteliğinde ve içilebilir olduğunu göstermektedir. Aşağıda ki renksel dağılım
ise, insanların ülkelerde ki içilebilir suya ulaşabilme durumunu
göstermektedir. Nüfusu hızla artan ülkelerin ileride sarı ve kırmızı bölgeler
içinde yer alacağı düşünülürse, Çin’in önümüzde ki 20 yıl içinde en büyük
ekonomik sorununun su olacağı tartışılmaktadır (2).
Afrika kıtasında ise su kaynaklarına ulaşılması konusunda, yıllar geçmesine
rağmen, altyapı yatırımları hala yeterli düzeye gelmemiştir.
İnsan sağlığı açısında hayati önemi olan suya ulaşmamız bir
gün gerçekten zor olursa, sağlığımız açısından her kaybettiğimiz su yüzdesi
için neler hissedebileceğimize bir bakalım.
%1: Susuzluk hissi çekeriz, ısı düzenimiz bozulur ve
performansımız azalır,
%3: Vücut ısı düzenimiz iyice bozulur ve aşırı susuzluk
hissi başlar
%4: Fiziksel performansımızın %20-30 ‘unu kaybederiz
%5: Baş ağrısı başlar, yorgunluk iyice artar
%6: Halsizlik, titreme başlar.
%7: Fiziksel aktivitemiz sürerse bayılmalar yaşamaya
başlarız.
%10: Bilinç kaybı yavaşça başlar ve artarak devam eder.
%11: Vücut dirençsizliği baş gösterir ve koma durumu başlar.
%12: %97 oranında ölümle sonuçlanır.
%15: %100 ölürüz.
Su, hayata canlılık veren, insanlığın ortak kullandığı nihai
tek kaynak ve mirastır. Hiçbir doğal zenginliğin, yaşamımızda su kadar önemi
bulunmamaktadır. Bugün harcadığımız her damla suyun, yarına daha az kaynak
bırakacağının bilincinde su tüketirsek, çocuklarımızın ve gelecek neslin
üzerinde, onlara yaşam hakkı sağlamak adına, vicdanen, doğru sorumluluk
içerisinde hareket etmiş olacağız. Bireysel açıdan önemli olan ve
üzerimize düşen, suyu tüketmemek veya şimdikinden az tüketmek değil, gereksiz
kullanımı önleyici tedbirleri hayatımıza katmaktır. Kaynaklarımızın korunması
ve sürdürülebilirliği açısından herkesin bu sorumluluğu taşıması dileğiyle, dünya
su günününüz kutlu olsun.
13 Mart 2013 Çarşamba
Şehirleri artık taşan nehirler basmayacak-Urbanflood

Nehirlerin taşarak şehirlerde sel baskınlarına yol açması engellenebilir mi? Bu soruya uzun süre barajlarla yanıt verilmeye çalışıldı. Fakat bu yapılardaki sorunlar sel baskınlarının yaşanmasını engelleyemedi. Peki bu felaketleri engellemek için başka bir yol mümkün mü?
Urban flood Avrupa projesi çerçevesinde çözüm getirmeyi hedefliyor: Avrupa Birliği Araştırma Programı ile geliştirilen yeraltı ve su altı alıcıları, yaptıkları ölçümleri farklı ülkelerde bulunan veri merkezlerine gönderiyor. İngiltere’nin doğu kıyısındaki Boston, bu yeni teknolojinin test edildiği başlıca şehirlerden biri. Okyanustaki gel-gitlerden kaynaklanan nehir taşmaları bölge halkı için büyük bir tehlike oluşturuyor. Konu üzerinde çalışan mühendisler, bentlerin bulunduğu ıslak zeminlerde rahatlıkla işleyebilecek farklı türlerde, makul fiyatlı ve güvenilir alıcılar üretti. Yapılan ölçümleri internet üzerinden eş zamanlı bir şekilde takip etmek mümkün. Boston’daki bu dokunmatik ekran, yapay zekaya sahip sistemin nasıl çalıştığını halkın anlamasını sağlıyor. Sistem bir sorun olduğunu fark ettiğinde yetkililere sinyal göndererek uyarıda bulunuyor. Yetkililer program sayesinde barajda normalde fark edemeyecekleri sorunları öğrenmiş oluyor. Yazılım, bentlerin yıkılması halinde bölgenin hangi hızla sular altında kalabileceğini de ölçüyor. Ayrıca bölge halkını kurtarma çalışmalarında en güvenli yeri de işaret ediyor. Güvenilirliği kanıtlandığı takdirde bu sistem Avrupa ve dünyanın farklı bölgelerinde kullanılabilir. İklim değişikliklerinden etkilenen ve sel baskını riski bulunan şehirler böylece kurtarılabilir.
Detaylı bilgiler için : http://www.urbanflood.eu
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)